TAKIP LOGO

Kaplanın Sırtında

KAPLANIN SIRTINDA

Sıkı bir Livaneli okuyucusu olmamdan mütevellit son kitabı Kaplanın Sırtında’yı çıkar çıkmaz bir solukta okudum.

Kitap üzerine yapılan eleştirileri ve övgüleri görmeyi bekleyip bu yazıyı kaleme aldım ama itiraf edeyim kitap biter bitmez ne düşünüyorsam harfiyen aynısını yazacağım. Çünkü ne eleştiriler ne de övgüler fikrimi etkilemedi.

Gelelim kitaba; Abdülhamit gibi marjinal bir karakterin radikal savunucu ve aynı radikallikte düşmanları olması gerçeğini neredeyse hiç dikkate almadan yazılmış olması büyük cesaret örneği.  Nitekim genel yorumlar da bu yönde.

Ancak cesaretten daha öte bir durum var ki ben hem çok mutlu etti hem de çok heyecanlandırdı.

Gelişmiş medeniyetlerin hepsinde yazılı olmayan en önemli zümrelerdendir “Aidiyeti Olan Adiller”. Bu tanımlama bana ait ve aslında bir nebze gereksiz ama ülkemizdeki entelektüel anlayıştaki bozukluktan sebep anlaşılır olmak için yapmak zorunda kaldım. Oysa bahsettiğim medeniyet çizgisinde “Adil” olmak zaten olağan bir genel geçer.

Açalım;

Livaneli siyasi görüşü itibari ile bir zümre tarafından kendilerine ait tanımlanan bir karakter. Bu soruyu kendisine sorma şansım olsa tahminim o ki vereceği cevap “Hayır benim çizgileri olan bir dünya görüşüm var ama bir zümreye ait değilim” diyecektir diye düşünüyorum hatta neredeyse eminim.

Biz yorumumuza genel geçer toplum algısı ile devam edelim. O algıya göre Zülfü Livaneli Atatürkçü, Laik ve Cumhuriyetçi yani onun için ezber olan Abdülhamit kızıl sultan retoriği.

Peki kitapta bu retoriğe rastlıyor muyuz? Hayır!

Yukarıda bahsettim cesur bir yaklaşım var ortada ama sadece cesur demek pop-alaturka kalır. Cesaretle yazılmış satırlarda zorlama olmayan, içselleştirilmiş bir adalet var.

Livaneli sanki Abdülhamit’e sultanım diyecek kadar yakınlaşırken öte taraftan elinde bir iddianame ile açıkça sorgulamış. Cevapları ise yargılamadan aktarmış bize. Üstelik kitabın ikincil hikayesinde aynı teraziyi genç ittihat terakkici subayların da önüne koymuş.

Ben bu yaklaşımın sadece Türk edebiyatına değil Türk siyasetine de yeni bir bakış açısı sunduğu kanaatindeyim.

Bir noktayı da içimde kalmasın diye söyleyeyim ben olsaydım kitabın kapağına birden fazla Abdülhamit tasviri ve bir de papağan koyardım.

e-Posta